Kategoriler
hastalıklar

Obezite nedir, neden oluşur?

Obezite nedir, neden oluşur? Obezite, vücuttaki yağ kitlesinin, yağsız kitleye oranının artması ile seyreden kronik bir hastalıktır. Vücuda besinler ile alınan enerjinin, harcanan enerjiden fazla olmasından kaynaklanır. Günlük alınan enerjinin harcanan enerjiden fazla olması durumunda, harcanamayan enerji vücutta yağ olarak depolanmakta ve obezite oluşumuna neden olmaktadır. Obezitenin zararları nelerdir, nelere yol açabilir? Obezite, günümüzde önlenebilir ölümlerin en önemli ikinci sebebidir (birinci sebep sigara). Dünya Sağlık Örgütü (WHO) obeziteyi en riskli 10 hastalıktan biri olarak kabul etmektedir. Ülkemizde ve dünyada obezite sıklığı nedir? Dünya Sağlık Örgütü’nün 2016 verilerine göre; dünyada 18 yaş üstü 1,9 milyar kişi aşırı kilolu, 650 milyon kişi de obezdir. Yani dünya erişkin nüfusunun %39’u aşırı kilolu, %13’ü obezdir. Ülkemizde yapılan çalışmalarda kadınların % 20,9’unun obez olduğu görülmektedir. Erkeklerde ise bu oran yüzde 13,7’dir. Toplamda Türkiye’de obezite oranı %17’dir. Obezite sadece erişkinlerin problemi değildir. Çocuklarda ve ergenlerde obezite oranı 1975 yılında %4 iken, 2016 yılında %18’e yükselmiştir. 2018 yılında dünyada 5 yaş altında 40 milyon çocuk aşırı kilolu ve obezdir. Obezite teşhisi nasıl konur, beden kitle indeksi nedir? Obeziteyi belirlemek için, Beden Kitle İndeksi (BKİ, VKİ, BMI) hesaplanır. BKİ boy uzunluğuna göre vücut ağırlığının tahmin edilmesinde kullanılmakta, vücutta yağ dağılımı hakkında bilgi vermemektedir.  BKİ, bireyin vücut ağırlığının, boy uzunluğunun karesine bölünmesiyle hesaplanır. BKİ=kg/m2 Erişkinler için, Dünya Sağlık Örgütü, BKİ değerlerine göre sınıflandırma yapmıştır: 18,49 altında                                      Zayıf                            18,5 ile 24,9 arasında                        Normal                                               25 ile 29,9 arasında                           Kilolu   30 ila 39,9 arasında                           Şişman (obez)                        40’ın üstünde                                     Aşırı şişman (morbid obez) Örneğin: 157 santimetre = 1.57 metre boyunda ve 66 kilogram birinin beden kitle indeksi 66                        66                 =                           = 26.8    à     Kilolu      1.57 x 1.57               2.46 Çocuklar için ise yaş ve cinse göre hazırlanan BKİ persentil eğrileri kullanılır: Ayrıca kullanılan diğer tanı yöntemleri, yaşa göre vücut ağırlığı, boya göre ağırlık, deri kıvrım kalınlığının ölçümü ve içerdiği yağ bakımından vücut kompozisyonudur. Obezite için risk faktörleri nelerdir? Obezitenin en önemli risk faktörleri şunlardır: Kalıtsal olarak da geçebilen obezite özellikle gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde hızla yayılmaktadır. Obezite tedavi edilebilir mi? Evet, tedavi edilebilir. Fakat öncelikle obezite oluşmadan korunma daha önemlidir ve bu konudaki bilinç çocukluk çağında başlamalıdır. Bu nedenle aile, okul ve çevre, yeterli ve dengeli beslenme ve fiziksel aktivite konularında bilgilendirilmelidir. Obezite tedavisinde amaç, gerçekçi bir vücut ağırlığı kaybı hedeflenerek, obeziteyle ilişkili hastalık ve ölüm risklerini azaltmak, bireye yeterli ve dengeli beslenme alışkanlığı kazandırmak ve yaşam kalitesini yükseltmektir. Obezite tedavisinde kullanılan yöntemler: Vücut ağırlığının 6 ayda %10 azalması, obezitenin yol açtığı sağlık sorunlarının önlenmesinde önemli yarar sağlar. Kaynaklar:

Kategoriler
hastalıklar

Hipertansiyon nedir?

Hipertansiyon nedir? Tansiyon ya da kan basıncı, kalbin kanı pompalarken damar cidarında oluşturduğu basınçtır ve mm Hg (milimetre cıva) olarak ifade edilir. Bu basıncın istenilen değerlerin üzerinde olması yüksek kan basıncı (yüksek tansiyon/ hipertansiyon) olarak tanımlanır. Kan basıncı ne demektir? Normal değeri nedir? Kan basıncı, kalbin kanı pompalarken oluşturduğu basınç (büyük tansiyon, sistolik) ve kalbin kan pompalamaya ara verdiği dönemdeki basınç (küçük tansiyon, diastolik) olarak iki farklı değerden oluşur. Normal kan basıncı: Büyük tansiyon için en çok 130 mm Hg, küçük tansiyon için ise en çok 85 mm Hg. Sınırda normal değerler: Büyük kan basıncı için 130-139 mm Hg, küçük kan basıncı için ise 85-89 mm Hg’dır. Hipertansiyon: Büyük kan basıncı için 140 mm Hg, küçük kan basıncı için ise 90 mm Hg’dır. Hipertansiyonun zararları nelerdir? Yüksek tansiyon, en sık görülen kronik hastalıklardan biridir ve küresel bir halk sağlığı sorunudur. Dünya çapında her 4 erkekten 1’inde ve her 5 kadından 1’inde, rakamsal olarak bir milyardan fazla insanda hipertansiyon mevcuttur. Hastaların %50’si durumlarından tamamen habersizdir. Bu nedenle düzenli olarak kan basıncı ölçümleri yapılmalıdır. Yüksek tansiyon, kalp krizi, kalp yetmezliği, felç, böbrek yetmezliği, beyin kanaması, görme kaybı, tüm damarlarda daralmalara neden olabilir ve erken ölüm ile ilişkilidir. Yüksek kan basıncı değerleri normal sınırlarda tutulursa, sebep olduğu birçok hastalıktan kişi korunmuş olur. Hipertansiyon nasıl şikayetlere ve belirtilere yol açar? Hipertansiyonu olan birçok insan bir sorun olduğunun farkında olmayabilir. Sabah erken baş ağrısı, burun kanaması, düzensiz kalp ritmi, görme değişiklikleri ve kulaklarda uğultu yüksek tansiyonun belirtileri olabilir. Daha şiddetli formlarda yorgunluk, bulantı, kusma, baygınlık, yüksek kaygı, göğüs ağrısı ve kas kasılmaları görülebilir. Tedavi edilmezse, hipertansiyon kalıcı göğüs ağrısı (anjina olarak da adlandırılır), kalp krizi, kalp yetmezliği ve ani ölüme yol açabilecek düzensiz bir kalp atışına neden olabilir. Hipertansiyon sebepleri nelerdir? Hipertansiyonda %90-95 altta yatan bir sebep bulunamaz, bu duna primer tansiyon denir. Altta yatan, böbrek hastalığı, hormonal bir hastalık gibi bilinen bir sebebe bağlı artan tansiyona da ikincil hipertansiyon denir. Tansiyonun yükselmesinde genetik faktörler ve çevresel faktörler etkilidir. Genetik faktörler: Birinci derece akrabalarda yüksek tansiyon olan kişilerde görülme riski yüksektir. Çevresel faktörler: Sigara kullanımı, kötü beslenme, aşırı kilolu veya obez olma, hareketsiz yaşam ve stresli hayat yüksek tansiyona sebep olabilecek çevresel sebeplerdir. Hipertansiyon tedavi edilebilir mi? Evet edilebilir. Yaşam tarzı değişikliği ve ilaç tedavileri uygulanmaktadır. Uzman bir hekim tarafından öncelikle tüm sağlık durumunun değerlendirilmesi önemlidir. Kişinin tansiyon yüksekliğine sebep olabilecek böbrek hastalıkları veya hormon hastalıkları gibi bir hastalığı varsa, sebep olan hastalığın tedavisi ile tansiyonu normale dönebilir ve ömür boyu ilaç kullanmak zorunda kalmaz.  Yaşam tarzı değişikliği önemlidir, kişi çevresel faktörlerini iyileştirilebilir ise tansiyonu normale dönebilir. Yüksek tansiyondan korunmak ve yan etki olasılığını en aza indirmek için beş temel yaşam tarzı değişikliği önerilmektedir. Sağlıklı diyet Fiziksel aktivite Kilo kontrolü Tütün kullanımını bırakma Stresi azaltmak Kan basıncı normale dönünce yüksek tansiyon tedavisi kesilebilir mi? Hayır. Yüksek tansiyonun tedavisi ömür boyu devam eder. Tedavi ile kontrol altına alınmış tansiyon, ilaç kesildiği anda tekrar yükselir. Bunun için düzenli hekim kontrolü ve takibi önemlidir. Kaynaklar

Kategoriler
hastalıklar

Covid-19 ve yaşlılar

Covid-19 ve yaşlılar Yaşlılar Neden Daha Yüksek Risk Altındadır? 65 yaş ve üstü kişilerin COVID-19 için daha fazla hastalanma ve hastalık semptomlarını daha şiddetli geçirme riski bulunmaktadır. COVID-19 her yaş grubundan insanı etkilese de, kişiler yaşlandıkça şiddetli hastalık geçirme riski artış göstermektedir. Hastalık Riskini Azaltmak İçin Neler Yapılması Önerilmektedir? Bakım Planı Nedir? Bakım planı; kişinin mevcut sağlık koşullarını, kullandığı ilaçları, sağlık hizmeti sağlayıcılarını, acil durum irtibat kişilerini ve yaşamın sona ermesi durumunda yapılacakları özetlemektedir. Bakım planı doktora danışılmalıdır. Gerektiği durumda bir aile üyesinin ya da varsa bakım hemşiresinin yardımıyla da tamamlanabilir. Bakım planının kişiye mevcut pandeminin de ötesinde faydaları bulunmaktadır. Bakım planı her yıl veya sağlık durumunda veya kullanılan ilaçlarda herhangi bir değişiklik olduğunda güncellenebilir. Bakım planları, acil servis ziyaretlerini ve hastaneye yatış durumlarını azaltmaya yardımcı olarak, kronik sağlık sorunu olan kişilere daha iyi bir yaşam kalitesi sağlamaktadır. COVID-19 salgını sırasında bir bakım planına sahip olmak, acil durum hazırlığının önemli bir parçasıdır. Referanslar:

Kategoriler
hastalıklar

Covid-19 ve çocuklar

Covid-19 ve çocuklar Çocuklarda COVID-19 Riski Yetişkinlere Oranla Daha Mı Düşüktür? Mevcut kanıtlara göz önüne alındığında çocukların yetişkinlere kıyasla daha az riskli grupta yer aldığı söylenebilmektedir. Ancak çocuklar ve bebeklerde de ağır semptomların görüldüğü COVID-19 vakaları raporlanmıştır. COVID-19 semptomları çocuklarda ve yetişkinlerde benzerdir. Bununla birlikte, COVID-19 teşhisi koyulmuş çocuklar genellikle hafif semptomlar göstermektedir. Çocuklarda bildirilen semptomlar ateş, burun akıntısı ve öksürük gibi soğuk algınlığı semptomlarıyla yanı sıra kusma ve ishal olarak bildirilmiştir. Çocukları Hastalıktan Korumak İçin Alınabilecek Önlemler Nelerdir? Çocukları ve toplumu hastalıktan korumak adına, herkesin alınması gereken tedbirlere uyarak COVID-19’un yayılmasını durdurmaya yardımcı olması gerekmektedir. Bu doğrultuda çocuklara da bu şekilde yönlendirme yapılması önemlidir. Çocukların Sağlığının Korunması İçin Neler Yapılmalıdır? Çocukların Öğrenme Sürecinin Devam Etmesi İçin Neler Yapılmalıdır? Referanslar:

Kategoriler
hastalıklar

Covid-19 için riskli grubun ayrıntıları

Covid-19 için riskli grubun ayrıntıları COVID-19 İçin Kimler Yüksek Risk Grubunda Yer Almaktadır? Yeni bir hastalık olan COVID-19’un risk faktörleri hakkında sınırlı bilgi bulunmaktadır. Şu anki güncel bilgilere ve klinik deneyime dayanarak, 65 yaş üstü kişilerin ve kronik rahatsızlığa sahip olan kişilerin COVID-19 için daha fazla hastalanma ve ciddi semptomlar geliştirme riski taşıdıkları belirlenmiştir. COVID-19 için hastalanma ve ciddi semptomlar geliştirme riski daha yüksek olan gruplar: Referanslar:

Kategoriler
hastalıklar

Covid-19 ve maske kullanımı

Covid-19 ve maske kullanımı COVID-19 ve Maske Kullanımı COVID-19 Hastalığının Bulaşmasının Önlenmesinde En Etkili Yol Nedir? COVID-19 hastalığına sebep olan SARS CoV-2 virüsü insandan insana temel olarak damlacık yoluyla bulaşmaktadır. Damlacık yoluyla bulaşan hastalıklarda hastalık yapıcı parçacıklar büyük oldukları için vücuttan fazla uzaklaşamadan yaklaşık 1 metre içerisinde yere ya da yüzeylere düşmektedir. Öksürme ve hapşırma durumlarında da parçacıklar 2-3 metre uzağa gidebilirler. Bu sebeple hastalığın damlacık yoluyla bulaşmasının engellemenin en etkili yolunun insanlarla araya 1-2 metre mesafe konması olduğu bilinmektedir. Ek olarak SARS CoV-2 virüsü hasta bireylerin öksürme, hapşırma yoluyla ortaya saçtıkları damlacıklara diğer kişilerin elleri ile temas etmesi sonrasında ellerin ağız, burun, göz ve yüze götürülmesi ile de bulaşabilmektedir. Bu bulaşma yöntemine karşı en etkili korunma şekli el hijyeninin sağlanması ve yüzeylerin sık sık temizlenmesidir. Herhangi bir semptom göstermeyen kişilerin solunum yolu salgılarında virüs tespit edildiğinden bu kişiler de bulaşıcı olabilmektedir. Bu sebeple, sosyal mesafenin korunamadığı durumlarda, hastalık bulaşmasını önlemek amacı ile maske kullanılması önerilmektedir. Hangi Durumlarda Maske Kullanımı Önerilmektedir? Sağlık Bakanlığı ve Amerikan Hastalık Kontrol Merkezi, virüsün yayılmasını yavaşlatmak ve virüsü taşıyan ancak taşıdığını bilmeyen kişilerin başkalarına bulaştırmasını engellemek için basit kumaş maskelerin kullanılmasını tavsiye etmektedir. Tavsiye edilen maskeler cerrahi maske veya N-95 tipi maskeler değildir. Bu tip maskelerin, sağlık çalışanları ve diğer tıbbi müdahale kullanması önerilmektedir. Asıl tavsiye edilen maskeler, düşük maliyetle evdeki mevcut malzemelerden şekillendirilebilecek kumaş yüz kaplamalarıdır. Ancak, COVID 19 tanısı veya şüphesi olan bir kişinin bakımını yapan kişilerin mutlaka tıbbi maske takması önerilmektedir. Ek olarak, ev izolasyonu sırasında çeşitli nedenlerle dışarı çıkmak zorunda kalınması durumunda evden çıkarken mutlaka tıbbi maske takılması önerilmektedir. Maske Nasıl Bir İşlev Görmektedir? Maskeler, maskeyi takan kişinin konuşurken, hapşırırken veya öksürürken solunum damlacıkları yaymasını önlemektedir. Toplumun genelinde maske kullanması durumunda, SARS-CoV-2’ye maruz kalma riski azaltılabilir. Kişiler hastalığı herhangi bir semptom göstermeden geçirebileceği veya virüsü semptomlar başlamadan önce yayabileceğinden için, maske takarak etraflarındaki diğer kişileri koruyabilirler. Maskeler, virüsü taşıyan kişilerden korunmayı sağlamaktadır. Maske Nasıl Kullanılmalıdır? Bez maske, 2 yaşın altındaki çocuklarda, solunum sıkıntısı olanlarda, şuuru kapalı kişilerde ve maskeyi yardımsız çıkarıp takmakta engeli olan kişilerde kullanılmamalıdır. Evde Maske Nasıl Yapılır? Gerekli malzemeler: Maskenin yapılışı: Referanslar:

Kategoriler
hastalıklar

Covid-19 sık sorulan sorular

Covid-19 sık sorulan sorular 1. Yeni Koronavirüs (COVID-19) Nedir? Covid-19 (SARS-CoV-2), ilk olarak Çin’in Hubei Eyaletindeki Wuhan şehrinde Aralık ayının sonlarında ateş, öksürük, nefes darlığı gibi solunum yolu belirtileri gösteren bir grup hastada yapılan araştırmalar sonucunda 13 Ocak 2020’de tanımlanan bir virüstür. Salgın başlangıçta bu bölgedeki deniz ürünleri ve hayvan pazarında bulunan kişilerde tespit edilmiştir. Daha sonra insandan insana bulaşarak Vuhan başta olmak üzere Hubei eyaletindeki diğer şehirlere ve Çin Halk Cumhuriyeti’nin diğer eyaletlerine ve diğer dünya ülkelerine yayılmıştır. Koronavirüsler, hayvanlarda veya insanlarda hastalığa neden olabilecek büyük bir virüs ailesidir. İnsanlarda soğuk algınlığından Orta Doğu Solunum Sendromu (MERS) ve Şiddetli Akut Solunum Sendromu (SARS) gibi daha şiddetli hastalıklara kadar birçok solunum yolu enfeksiyonlarına neden olduğu bilinmektedir. 2.Koronavirüs Nasıl Bulaşır? Hasta bireylerin öksürmeleri, hapşırmaları ile ortama saçılan damlacıkların solunması ile bulaşmaktadır. Hasta kişilerin solunum parçacıkları ile kirlenmiş yüzeylere dokunulduktan sonra ellerin yıkanmadan yüz, göz, burun veya ağıza götürülmesi ile de virüs bulaşabilir. Bu nedenle kirli ellerle göz, burun veya ağıza temas etmek risk oluşturmaktadır. 3.Koronavirüs Teşhisi Nasıl Konur? Yeni Koronavirüs tanısı için gerekli moleküler testler ülkemizde bulunmaktadır. Tanı testi sadece Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü Ulusal Viroloji Referans Laboratuvarında ve belirlenmiş Halk Sağlığı Laboratuvarlarında yapılmaktadır. 4.Koronavirüs Tedavisi İçin Bir İlaç Var Mıdır? Hastalığın şu an için etkili bir tedavisi bulunmamaktadır. Hastanın genel durumuna göre gerekli destek tedavisi uygulanmaktadır. Bazı ilaçların virüs üzerindeki etkinliği araştırılmakta ancak şu an için virüse etkili bir ilaç bulunmamaktadır. 5.Antibiyotikler Koronavirüs İçin Etkili Midir? Hayır, antibiyotikler virüsler için etkili değildir. Yalnızca bakterilere karşı etkilidir. Yeni Koronavirüs (2019-nCoV) bir virüstür ve bu nedenle enfeksiyonu önlemek veya tedavi etmek amacıyla antibiyotik kullanılmamalıdır. 6.Koronavirüsün Kuluçka Süresi Kaç Gündür? Virüsün kuluçka süresi 2 gün ile 14 gün arasındadır. Yani virüsle karşılaştıktan sonra hastalanan kişilerde belirtiler en erken 2 gün en geç 14 gün içinde ortaya çıkmıştır. Hastaların çoğunda ise belirtiler 4-5 gün içinde görülmeye başlamıştır. 7.Koronavirüsün Belirtileri ve Neden Olduğu Hastalıklar Nelerdir? Belirtisiz vakalar olabileceği bildirilmekle birlikte, bunların oranı kesin olarak bilinmemektedir. Koronavirüsle ilgili en çok karşılaşılan belirtiler ateş, öksürük ve nefes darlığıdır. Şiddetli olgularda zatürre, ağır solunum yetmezliği, böbrek yetmezliği ve ölüm gelişebilmektedir. 8.Koronavirüs Konusunda Daha Riskli Gruplar Var Mıdır? Elde edilen veriler doğrultusunda ileri yaş ve eşlik eden astım, diyabet, kalp hastalığı gibi rahatsızlığı olanlarda, virüsün ağır hastalık oluşturma riski daha yüksektir. Bugünkü verilerle hastalığın %10-15 olguda ağır seyrettiği, yaklaşık %2 olguda da ölümle sonuçlandığı bilinmektedir. 9.Koronavirüs Hastalığı Ani Ölümlere Yol Açmakta Mıdır? Hastalanan kişilerle ilgili yayımlanmış verilere göre hastalık nispeten yavaş bir seyir göstermektedir. İlk birkaç gün ateş, boğaz ağrısı, halsizlik gibi daha hafif şikayetler görülmekte ancak sonrasında öksürük, nefes darlığı gibi belirtiler eklenmektedir. Hastaların durumu genellikle 7 günden sonra hastaneye başvuracak kadar ağırlaşmaktadır. Dolayısı ile sosyal medyada yer alan, birden bire yere düşüp hastalanan veya ölen hastalarla ilgili videolar gerçeği yansıtmamaktadır. 10.Koronavirüs İçin Bir Aşı Mevcut Mudur? Hayır, hastalığın henüz geliştirilmiş bir aşısı bulunmamaktadır. Teknolojideki gelişmelere rağmen insanlar üzerinde güvenle kullanılabilecek bir aşının en erken bir yılda üretilebileceği bildirilmektedir. 11.Hastalığa Yakalanmamak İçin Neler Yapılmaldır? Akut solunum yolu enfeksiyonlarının genel bulaşma riskini azaltmak için önerilen temel ilkeler Yeni Koronavirüs (COVID-19) için de geçerlidir. Bunlar; 12.Yurtdışından Kargo İle Gelen Paket veya Ürünlerden Koronavirüs Bulaşma Riski Var Mıdır? Genel olarak SARS-CoV-2 virüslerinin cansız yüzeylerde bulunabileceği tespit edilmiş olmakla birlikte hastalık oluşturacak miktarda bulunmaması nedeniyle paket veya kargo ile bulaşması beklenmemektedir. Dünya Sağlık Örgütü, CDC ve ECDC’nin de bu konuda kısıtlaması bulunmamaktadır. Esas bulaşma yolu virüsü taşıyan kişi ile yakın temastır, bununla birlikte hasta kişinin solunum parçacıkları ile kirlenmiş yüzeylere dokunma ve sonrasında yüze dokunma ile bulaşma ihtimali olduğundan el hijyenine özen gösterilmelidir. 13. Enfeksiyondan Korunmak İçin Alınması Gereken Genel Önlemler Nelerdir? El temizliğine dikkat edilmelidir. Eller en az 20 saniye boyunca sabun ve suyla yıkanmalı, sabun ve suyun olmadığı durumlarda alkol bazlı el antiseptikleri kullanılmalıdır. Antiseptik veya antibakteriyel içeren sabun kullanmaya gerek yoktur, normal sabun ellerin temizliği için yeterlidir. Öksürme veya hapşırma sırasında burun ve ağızın tek kullanımlık kağıt mendil ile örtülmeli, kağıt mendilin bulunmadığı durumlarda ise dirsek içi kullanılmalı ve mümkünse kalabalık yerlere girilmemesi gerekmektedir. 14.Evde Bakılan Hayvanlar Koronavirüs Taşıyıp, Bulaştırabilir Mi? Evde bakılan kedi/köpek gibi evcil hayvanların Yeni Koronavirüsle (COVID-19) enfekte olması beklenmemektedir. Ancak evcil hayvanlarla temas sonrası her zaman için ellerin su ve sabunla yıkanması gereklidir. Böylece hayvanlardan bulaşabilecek diğer enfeksiyonlara karşı korunma sağlanacaktır. Referanslar:

Kategoriler
hastalıklar

Covid 19 ve hastalıklar

Covid 19 ve hastalıklar COVID-19 ve Kronik Hastalılar Kronik Hastalığı Olan Kişilere Genel Öneriler Nelerdir? Kronik Akciğer Hastalığı Olan Kişiler Kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH), idiyopatik pulmoner fibroz ve kistik fibroz gibi kronik akciğer hastalıkları olan kişiler COVID-19 konusunda toplumun geneline göre daha yüksek risk altında kabul edilmektedir. COVID-19 ile ilgili veriler sınırlı olmakla birlikte diğer viral solunum yolu hastalıklarından elde edilen bilgiler, COVID-19’un kronik akciğer hastalığı olan kişilerde alevlenmelere sebep olabileceği ve hastalığı şiddetlendirebileceğini göstermektedir. Neler Yapılmalıdır? Astımı Olan Kişiler Orta ila şiddetli derecede astımı olan kişiler, toplumun geneline göre COVID-19 konusunda daha yüksek risk altındadır. COVID-19 solunum yolunu etkilediğinden (burun, boğaz ve akciğer) astım ataklarını tetikleyebilir, hastalığı şiddetlendirebilir ve ayrıca pnömoniye sebep olabilir. Neler Yapılmalıdır? Diyalize Giren Kronik Böbrek Hastalığı Olan Kişiler Diyaliz ile tedavi edilen kronik böbrek hastalığı olan kişiler COVID-19 konusunda yüksek risk altındadır. Diyalize giren hastaların bağışıklık sistemlerinin zayıflamış olması, böbrek yetmezliğinin kontrol altına alınması için aldıkları tedaviler ve uygulamalar ve diyabet gibi eşlik eden durumlar nedeniyle enfeksiyonlara karşı daha korunmasızdır. Neler Yapılmalıdır? Diyabetli Kişiler Tip 1, tip 2 veya gestasyonel diyabetliler COVID-19 konusunda yüksek risk altındadır. Diyabet ve diyabetle ilişkili diğer sağlık sorunları COVID-19 hastalığını şiddetlendirebilir ve üstesinden gelmeyi zorlaştırabilir. Neler Yapılabilir? Bağışıklığı Zayıflamış Olan Kişiler Kanser tedavisi, kemik iliği veya organ nakli, HIV pozitif hastalar ve uzun süreli kortikosteroid veya bağışıklık sisteminin zayıflamasına yol açan diğer ilaçların kullanımı dahil olmak üzere birçok sağlık durumu ve tedavi, bağışıklık sisteminin zayıflamasına yol açabilir. Bağışıklık sistemi zayıf olan kişilerin, COVID-19 gibi virüsler de dahil olmak üzere bulaşıcı hastalıklarla mücadele etme yeteneği azalmaktadır. COVID-19’a neden olan virüs hakkında bilgi sınırlıdır, ancak benzer virüslere dayanan veriler, bağışıklığı baskılanmış hastaların diğer COVID-19 hastalarından daha uzun süre bulaşıcı kalabileceğini ve hastalık semptomlarının daha şiddetli yaşanabileceğini göstermektedir. Neler Yapılmalıdır? Karaciğer Hastalığı Olan Kişiler Siroz dahil kronik karaciğer hastalığı olan kişiler, COVID-19 konusunda daha yüksek risk altındadır. COVID-19 hastalığı ve bu hastalıkta kullanılan ilaçlar, özellikle kronik karaciğer problemleri olanlar için karaciğerde zorlanmaya neden olabilmektedir. Bunun yanı sıra şiddetli karaciğer hastalığı olan insanlar zayıflamış bir bağışıklık sistemine sahip olabilir ve bu durum vücudun COVID-19 ile savaşmasını zorlaştırabilir. Neler Yapılabilir? Şiddetli Obezitesi Olan Kişiler Vücut kitle indeksi (BMI) 40 veya üzeri olarak tanımlanan şiddetli obezite, kişileri COVID-19’dan kaynaklanan komplikasyonlar için daha yüksek riske sokmaktadır. Şiddetli obezite, COVID-19’un önemli bir komplikasyonu olan akut solunum sıkıntısı sendromu (ARDS) riskini artırmaktadır. Ek olarak şiddetli obezitesi olan kişilerde, eşlik eden hastalık riski yüksek olduğundan, COVID-19 semptomları daha şiddetli görülebilmektedir. Kalp ve Damar Hastalığı Olan Kişiler Kalp yetmezliği, koroner arter hastalığı, konjenital kalp hastalığı, kardiyomiyopatiler ve pulmoner hipertansiyon gibi kalp hastalıkları olan kişiler COVID-19 konusunda genel topluma kıyasla daha yüksek risk altındadır. COVID-19 solunum sistemine zarar verebilir ve kalbin çalışmasını zorlaştırabilir. Kalp yetmezliği ve diğer ciddi kalp rahatsızlıkları olan kişiler için COVID-19, semptomlarının kötüleşmesine neden olabilmektedir. Neler Yapılabilir? . Hemoglobin Bozukluğu Olan Kişiler Orak hücreli anemi ve talasemi gibi hemoglobin bozuklukları, COVID-19’dan kaynaklanan hastalık konusunda yüksek risk oluşturmaktadır. Hemoglobin bozuklukları şiddetli çoklu organ komplikasyonlarına yol açabilmekte ve COVID-19 semptomlarının şiddetinin artmasına sebep olabilmektedir Neler Yapılmalıdır? Referanslar:

Kategoriler
hastalıklar

Covid ve aşı çalışmaları

Covid ve aşı çalışmaları COVID-19 ve Aşı Çalışmaları Dünye Genelinde COVID-19 Aşı Çalışmaları Ne Durumdadır? COVID-19 hastalığının nedeni olan SARS-CoV-2 virüsünün genetik dizisinin 11 Ocak 2020 tarihinde yayınlanmasının ardından dünya genelinde bu hastalığa karşı aşı geliştirmeye yönelik araştırma geliştirme çalışmaları hızlanmıştır. Bu çalışmalar sonucu ilk COVID-19 aşı adayı beklenenden daha hızlı sürede 16 Mart 2020 tarihinde insanlarda klinik test aşamasına geçmiştir. 8 Nisan 2020 tarihi itibarıyla, küresel COVID-19 aşı araştırma-geliştirme çalışmaları toplam 115 aşı adayına ulaşmıştır. COVID-19 pandemisinin insani ve ekonomik etkileri sebebiyle hızlanmanın zorunlu olduğu bu süreçte, aşının acil durumlar veya benzer protokoller için 2021’in başında kullanıma hazır olması öngörülmektedir. Bu durum, ortalama 10 sene süren geleneksel aşı geliştirme aşamaları ile, ilk ebola aşısı için 5 yıllık hızlandırılmış süreçle karşılaştırıldığı durumda dahi, temel değişikliklere yol açacak yeni paradigmaları beraberinde getirmesi beklenmektedir. Türkiye’de Aşı Geliştirme Çalışmaları Ne Durumdadır? 2 Nisan 2020’da COVID-19 Türkiye Platformu koordinasyonu ile düzenlenen ‘’Aşı ve İlaç Geliştirme Sanal Konferansında’’ Türkiye’de 7 adet farklı aşı projesi ile hem kimyasal hem de biyoteknolojik yöntemlerin uygulanacağı 7 farklı ilaç geliştirme projesinin faaliyete geçtiği belirtilmiştir.   Referanslar:

Kategoriler
hastalıklar

Bulaşıcı hastalıklar

Bulaşıcı hastalıklar Grip (İnfluenza): Influenza virüslerinin neden olduğu, öksürük, ateş, boğaz ağrısı ve kas ağrılarıyla seyreden solunum yolu hastalığı. Hava yoluyla bulaşır, aşıyla önlenebilir. Soğuk Algınlığı: Çoğunlukla rinovirüslerden kaynaklanan, burun akıntısı, hapşırık ve hafif ateşle kendini gösteren viral enfeksiyon. Temas ve hava yoluyla bulaşır, genellikle kendiliğinden iyileşir. Kovid-19: SARS-CoV-2 virüsünün neden olduğu solunum yolu hastalığı. Ateş, öksürük, nefes darlığı ve yorgunluk gibi belirtileri vardır. Damlacık yoluyla bulaşır, maske ve aşıyla korunulabilir. Tüberküloz (Verem): Mycobacterium tuberculosis bakterisinin neden olduğu, genellikle akciğerleri etkileyen bir hastalık. Öksürük, kanlı balgam ve kilo kaybı belirtileri gösterir. Hava yoluyla bulaşır, uzun süreli antibiyotik tedavisi gerekir. Hepatit: Karaciğeri etkileyen viral bir enfeksiyon. Hepatit A (yiyecek/su yoluyla), B ve C (kan ve vücut sıvılarıyla) bulaşır. Sarılık, yorgunluk ve karın ağrısı görülebilir. Aşı ve hijyenle önlenebilir. Kızamık: Son derece bulaşıcı bir viral hastalık. Ateş, döküntü ve öksürükle karakterizedir. Hava yoluyla yayılır, aşıyla (MMR) önlenir. Suçiçeği: Varisella-zoster virüsünün neden olduğu, kaşıntılı döküntüler ve ateşle seyreden bir hastalık. Hava ve temas yoluyla bulaşır, aşıyla korunulabilir. Menenjit: Beyin ve omuriliği saran zarların iltihaplanması. Bakteriyel veya viral olabilir. Ateş, baş ağrısı ve ense sertliği belirtileri vardır. Bulaşma genellikle yakın temasladır, bazı türleri aşıyla önlenir. Sıtma (Malaria): Plasmodium parazitinin neden olduğu, sivrisinek ısırığıyla bulaşan bir hastalık. Ateş, titreme ve terleme gibi belirtileri vardır. Koruyucu ilaçlar ve sinekliklerle önlenir. Kolera: Vibrio cholerae bakterisinin neden olduğu, kirli su veya yiyecek yoluyla bulaşan bir bağırsak enfeksiyonu. Şiddetli ishal ve dehidrasyon yapar. Temiz su ve hijyenle önlenir.